SON DAKİKA

Keşan Haber
Keşan Gardenya Çiçekçilik

Tarım ve bağımsızlık

Tarım ve bağımsızlık
Bu haber 14 Mart 2019 - 20:56 'de eklendi ve 337 kez görüntülendi.

İstiklal Savaşı sonucu Cumhuriyet’le birlikte Avrupa devletleri ile olan ilişkiler, karşılıklı çıkarların korunması ilkesine dayalı olan bir “denge” politikasına doğru yönlendirildi.

Dolayısıyla, Avrupa’nın, 29 Ekim 1923 Türkiye’sinden talep edeceği “tek yanlı” bir çıkar söz konusu olamazdı artık.

Yaşayan Cumhuriyet Türkiye’sini tarıma borçluyuz demek pek yanlış olmaz.

Zira devrim sürecinde, kalkınmayı gerçekleştiren bilgi, sermaye ve diğer kaynakların ilk birikimleri tarımdan sağlanmıştır.

Cumhuriyet ekonomisinde tarım; toplumun gıda gereksinimini karşılamış, nüfusun önemli bölümüne çalışma alanı sağlamıştır.

Ancak günümüz Türkiye’sinde tarıma dayalı sektörlere hammadde sağlaması, tarım dışı sektörlere sermaye ve işgücü aktarılması, ekonomik kalkınmada kullanılacak döviz sağlaması, fiyat istikrarını sağlaması, beslenme maliyetini aşağı çekerek işgücü maliyetlerini düşürmesi gibi pek çok alanda tarım, yaşamsal önemi haiz katkılarını sürdüremez hale gelmiştir.

12 Eylül 1963; Türkiye, Ankara Anlaşması’nı imzalayarak Avrupa Birliği’nin o günlerdeki ismi olan AET’ye ilk adımını atar.

O yıllarda Batılı emperyalizm; daha bugünkü durumuna gelememiş henüz…

Anlaşma, Türkiye’nin, kurulacak bir Gümrük Birliği vasıtasıyla AB Ortak Pazarına kademeli olarak girişi için üç aşamadan geçmesini öngörmektedir:

Hazırlık (1964 – 1970)

Geçiş (1973 – 1995)

Nihai Aşama (1996’dan tam ekonomik bütünleşmeye kadar)

1973 yılında, iki taraf arasında gümrük vergilerinin kaldırılmasını amaçlayan bir Ek Protokol yürürlüğe girer. AB, Türk menşeli sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini geçiş döneminin başından itibaren kaldırırken, Türkiye’nin AB sanayi malları üzerindeki gümrük vergilerini kademeli olarak kaldırması öngörülmüştür. Türkiye’nin, Gümrük Birliği uygulamasını 22 yıllık bir süre zarfında tamamlaması öngörülmüştür.

1995 yılında Gümrük Birliği Kararı kabul edilmiş, buna göre Türkiye, AB sanayi mallarına uygulanan gümrük vergilerini kaldırmıştır.

Karar, 1 Ocak 1996’da yürürlüğe girer.

Oysa âdeta, Türkiye, 1 Ocak 1996’dan itibaren yepyeni bir dünyaya (!) girmiştir artık…

Tüm tasarruflarımız, kredi kartı uygulamalarıyla bilinçsizce harcatılır, mazlum milletimizin düşürüldüğü oyunu görmemek mümkün değildir!

Tarım kesimi kredi borçları da hızla artırılır, biliyorsunuz.

– Neden özellikle tarım kesimi?

Çünkü kredi kartlarıyla “cırt-cırt” harcanan; daha kazanılmamış mahsullerin gelecekteki karşılığıdır da ondan! …

Banka borçlarını ödemek, ele güne rezil olmamak için, “çoluk çocuğun hatırına” satılan tarlalar, bahçeler, bağlar, bostanlardır önünde sonunda kredi kartı oyunları…

Tarımda üretici gelirlerinin gerek iklim ve toprak koşullarından gerekse de kapitalizmin bu oyunlarından kaynaklanan risk, belirsizlik ve karasızlık tehdidi altında olması, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin önündeki en önemli engeldir artık…

Çünkü tarımsal üretim çok sayıda aile işletmesi tarafından gerçekleştirilmektedir.

Tarımsal işletmelerin temel üretim faktörleri olan yönetim ve iş gücü ile tarım arazisinin önemli bir bölümü ailenin öz mülkü olarak aileden sağlanmakta, ailenin sosyal yaşamı tarımsal üretimle iç içe geçmektedir.

Bu nedenle aile tarımsal üretimden sağladığı geliri öncelikle ailenin geçim ihtiyaçları için kullanmakta, kalanını da gelecek dönemin tarımsal üretimi için ayırmaktadır.

Eğer bunlardan sonra artan bir şeyler kalırsa tarımını genişletme, üretimde verimliği artıracak yatırımlara girişmektedir.

Tarımsal gelirler yetersiz ve istikrarsız hale getirilirse, tarımda verimliliği ve üretimi artıracak, sürdürecek kaynak bulunamayacağı için, tarımda çalışanların az miktardaki geliri, daha kârlı ve görece daha yüksek olan tarım dışı sektörlere kayar.

Az sayıdaki büyük tarım işletmesi sahipleri de birikimlerini, kârlılık oranı daha yüksek olan tarım dışı sektörlere aktararak, kırsal kesimi terk eder.

Bütün bunların sonucu olarak önlenemez bir şekilde kırsaldan kentlere göç artar.

Ne hikmetse gelişmiş ülkeler, tarımda da en gelişmiş ülkelerdir!

Tarımdaki bu gelişmişliklerini, tarım sektörünü diğer ülkelerle kıyaslanamayacak ölçüde desteklemelerine, korumalarına borçlu olan gelişmiş ekonomiler, geldikleri bu noktada tarımda sağladıkları gelişmeye, ulaştıkları rekabet üstünlüğüne rağmen; tarımı desteklerken, tarım ürünleri ihracatına akıl almaz teşvik sağlar.

Öte yandan kendileri dışındaki ülkelere, “serbest piyasa düzenini bozduğu” gerekçesiyle tarımı desteklememelerini dayatmaktadırlar.

Dünya Ticaret Örgütü görüşmelerinde tarım dışındaki tüm konularda kolayca anlaşan dünyanın emperyalist güçleri ABD ve AB; tarım ve tarım ürünleri ticaretini destekleme konusunda kendi aralarında anlaşamamakta, tarım çekişmeleri vermektedirler.

Ancak bu yayılmacı güçler, kendileri dışındaki ülkelerin tarımını desteklememelerini dayatma konusunda tam bir görüş birliği içindedir.

Sonuç olarak, bırakalım şimdi “şucu bucu” olmayı!

Evlatlarımıza ne bırakacağız bu ülkede?

Bunu demek gerek!

___________ / __________

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.





POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA